Vahşetin Çağrısı / Jack LONDON

Maalesef birçok yöntem denememe rağmen bir türlü köpek korkumu yenemedim. En son bir psikoloğun hipnoz yöntemi ile bu korkuyu sonlandırdığını öğrendim ama randevu almama rağmen cesaret edemedim. Köpeklerden benim gibi çok korkan biri iseniz Ankara'da yaşamak sizin için bir cehennem olur. Sokağa bile çıkamıyorum. Başı boş kalabalık köpekler her yerdeler. Üstelik empati yoksunu sözde hayvanseverler bu korkunuzu anlamıyorlar, sizi hayvanlara eziyet eden insanlar ile bir tutma hadsizliğini kendilerinde görüyorlar. O sözde hayvanseverlere söylüyorum; bir hayvandan korkmak başka şeydir, hayvanları sevmemek başka! Bende yılandan, örümcekten, fareden hiç korkmam mesela ama korkan insanları da yargılamam... Neyse bu konuda çok dertliğim, yaz yaz bitmez :) Evet köpeklerden çok korkan biri olarak bu kitabı okurken köpeklere yapılan eziyetlere durmadan ağladım, baştan sona kadar ağladım. Jack London'ın hemen hemen tüm kitaplarını okudum ama bu Martin Eden'den sonra en sevdiğim kitabı. Gelelim konusuna;

Kitapta St. Bernard-Scotch Collie karışımı bir köpek olan Buck , yargıç olan sahibinin cennet gibi evinde mutlu mutlu yaşarken kaçırılıyor ve evinden çok çok uzaklara bir kızak köpeği olmak için satılıyor. Sonra birçok macera yaşayan Buck en son içgüdüleri ile hayatta kalıyor ve vahşi yaşama adapte oluyor. Kitap derinlerde bizlere de mesaj veriyor. Binlerce yılın genlerimize kodladığı hayatta kalma teknikleri var, akla hayale gelmeyecek. Eğer birgün yaşamak için çok ciddi bir mücadeleye girerseniz kendinize hayret edeceğiniz ölçüde değişeceğinize ve hayatta kalmak için neler neler yapabileceğinizi çok güzel bir hikaye ile anlatmış yazar. Ahhhh Buck bunları yazarken bile ağlayasım geliyor. Kızak köpeklerine o kadar işkence edildiğini bilmiyordum. Çok üzüldüm. Bu köpek fobime rağmen Buck çıkıp gelse ona sarılır hüngür hüngür ağlarım herhalde. Kitabı okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar 🙋🏼‍♀️